SELÇUKLULAR ZAMANINDA TÜRKİYE,
MERKEZİ İDARENİN SARSILMASI VE SİYASİ OTORİTELERİ
II. KEYHÜSREVİN SALTANATI (1237- 1246)
Sultan Alaeddin keykubadın oğlunun annesinin kitabelerden edinilen bilgiye göre mah-peri hatun olduğu öğrenilmektedir. Özellikle kayseride bulunan hatrı sayılır abideler bunun en iyi örneğidir. Kendisi aslen Bizans kökenli bir hristiyan olan mah- peri hatun sultanla evlenir evlenmez Müslüman olmamıştır. Çünkü sultan ilk başta söz vermiştir dini ile bir zorlama olmayacaktır diye ancak mah-peri hatun Selçuklu topraklarında bulunduğu müddetçe islamla ve iyi insanlarla haşır neşir olmuş ve kendiside daha sonra koyu bir Müslüman olmuştur. Ayrıca yaptırdığı hayır işlerinde de birçok yönden dikkat çekmiş ve ilgi odağı olmuştur. Böyle bir hanımdan doğan çocukta en az onun kadar iyi olur diyerek konumuza başlıyoruz sultan Alaeddin keykubatla 1221 yılında evlenen mah-peri hatunun sultandan gıyaseddin adında oğlu olur gıyaseddin 16.5 yaşına geldiğinde babası vefat eder ve bundan sonra taht kavgası başlar. Çünkü Alaeddin keykubatın giyaseddin keyhüsrevden başka iki tane daha oğlu vardır. Bunlar izzeddin kılıç arslan ve rükneddindir. Üçü arasında taht kavgası başlar ancak vezir saadettin köpek ve yanındakiler giyaseddin keyhüsrevi de yanlaına alarak doğruca kayseriye giderler buranın önemi burada giyaseddini destekleyecek askerler bulunması ve saltanat merkezinden uzak olmasıydı bu vesileyle buraya giderek giyaseddin keyhüsrevi kayseri de tahta çıkardılar burada 16bin kadar da paralı asker bulunması ister istemez giyaseddin keyhüsrevi güçlü yapmış ve bütün emirler biat etmek zorunda kalmışlardır. Daha sonra başkent alaiye sarayına giden giyaseddin keyhüsrev burada babasının cenazesini defnetmiş ve tahta yas kıyafetleriyle çıkarak üç gn boyunca bu kıyafetle durmuştur. Üç günün sonunda normal kıyafet giyinen giyaseddin keyhüsrev şenikler yapmış cülus dağıtmış suçlular affedilmiş elçiler huzura kabul edilmiş yemekler yedirilmiş anlaşmalar yeniden onaylanmış diğer devlet hükümdarları ile dostluk bağları güçlendirilmek için gelin alınmış ve gelin verilmiş esirler serbest bırakılmış ve giyaseddin keyhüsrev tam manasıyla saltanatın başına oturmuştur.
SAADEDDİN KÖPEK VE SİYASİ FESAD
Sadedin köpek sayesinde tahta geçen giyaseddin keyhüsrev her nekadar onun sayesinde tahta geçmiş olsa da ona güvenmiyor ve başka bir yol arıyordu çünkü kardeşleriyle arasındaki sorunun başlıca sebebi fitne fesat çıkaran kişidir sadettin köpek her türlü imha faaliyetini yapmasına rağmen gıyaseddin keyhüsrev ona bir türlü güvenememiştir. Ve bir gün saltanatının elinden gideceğinden korkmaktadır. Çünkü sadettin köpek her fırsatı değerlendirerek kendi çıkarına kullanmaktadır. Ve ordu komutanlığı yapmaktaydı her seferden zaferle dönen sadettin köpek bu sayede kudret ve heybetini büsbütün arttırmaktaydı kendisine artık muhelif kimse kalmamıştı nitekim sadedin köpek konyaya dönünce büyük bir devlet adamı olan kemaleddin kanıyarı Konya yakınında bulunan gevale kalesi ne göndererek hayatına son verdirmiştir. Kemaleddin kaynar ilim irfan sahibi değerli bir zattı ancak sadedin köpek önündeki tüm engelleri ortadan kaldırmak için elinden gelen her şeyi yapmıştır.
ALAEDDİN KEYKUBATIN DEVLETİN KUDRETİNİ GÖSTERMESİ VE DİYARBEKİR FETHİ
Moğol istilası önünden kaçan ve göçen kesif türk boylarının bir kısmı şarki Anadolu ve şimali Suriye hududların da yığılmıştı harizmiler urfa Harran Suriye bölgelerini aralarında taksim ederek askeri bir feodolizim kurmuş bazen yeni gelen Türkmen belgeleri ilede birleşerek etraf ülkeleri yağmalamaları ile korku içerisinde bırakmışlardır. Bu sebeple çiftçiler ziraat edemez ve ticaret kafıleleri hususiyle suriye anadolu arasındaki büyük kervan yolu işleyemez hale gelmişti. Bu duruma nihayet vermek için kemaleddin kamyardan sonra şimdi ibni bibinin babası mecdeddin Muhammed tercüman harezimlilere gönderiliyor onların hizmete dönmesi ve itataleri talep ediliyordu harezim hanları gönderilen kıyafetleri giyidiler alınlarını yere koyup öptüler Selçuklu vilayetlerine akın yapmayacaklarını tahhüd ettiler anlaşma yapıldı anlaşma sonucunda kervanlar tekrar faaliyete geçti.
BABA İSHAKIN PEYGAMBERLİK İDDASI VE TÜRKMEN İSTİLASI
Gıyaseddin keyhüsrevin yeteneksizliğine rağmen büyük devlet adamlarının ortadan kaldırılmasına rağmen manevi miras gene de yaşamaktaydı. Ancak Babailer isyanı devletin tekrara geri adım atmasına neden olur. Türkmenler sel halinde bütün hudud bölgelerine akmakla beraber ilk kesafet Anadolu Suriye hududları üzerinde vukubuluyordu , Selçuklu devleti bu göçebe kitlelerinin Anadolu yolunu takip ederek gelmeleri daha da zorluk çıkartıyordu. Çünkü burada Harezmililerinde çıkardıkları asayişsizlik yeni gelen Türkmen boylarının da etkisiyle daha da artıyordu, göçebelerin hayat tarzı yerleşik hayat sürenlerle zıt olup bir takım akın ve yağma hareketlerine girişiyorlar köyleri ve kervanları basarak geçim imkanı elde ediyorlardı,
Baba ishak sumeysata yakın kefersüd nahiyesinde yarı bir türk Şamani ve yarı Müslüman şeyhi olarak meydana çıkmıştır. Baba ishak bu mahalde dini, içtimai, ve siyasi tesirleri mezcederek Türkmenleri etrafında topluyor onlara dini telkinlerde bulunuyor memlekette hüküm süren adaletsizlik ve haksızlıkları izah ediyor ve bunların çaresi üzerinde duruyordu. Daha sonra Türkmenleri etkileyen baba ishak Türkmenlere sığırlarını satmalarının bunun yerine at ve silah almalarını söyleyip cihad işareti vermiştir. Bunun neticesinde Türkmenler her köşeden çekirge ve karınc gibi sürü halinde savaşa başlamışlardır. Gıyseddin bu kötü haberi alınca dehşete kapıldı korkusundan kubad-abada kaçtı ve orada bir adaya sığınırken Anadolu da çok sevilen müberrizeddini asilere karşı memur edip gönderdi. Ve baba ishak yakalanarak asıldı. Ancak Babailer onun bir fani tarafından öldürüleceğne inanmadıklarından dolayı melekler tarafından gökten yardıma geleceğine inandılar ve savaşmaya devam ettiler artık baba ishaka baba resul Allah demeye başlamışlardı. Ve Babailer başkent Konya ya doğru ilerlemeye başladılar.
Selçuklu türkiyesini sarsan bu büyük göçebe ayaklanmasının iktisadi, içtimadi amillerini kavramak daha kolay isede dini mahiyeti hakkında kaynaklarda çok az kayıdlar vardır. Türkmenlerin baba ishakın bir veli olduğuna sıbt ve zehebiye gör kendisini la ilahe illallah baba veli Allah olarak zikrettiklerine dair kayıdları manalı ise de diğer İslam ve hristiyan kaynaklar daha ileri olarak büyük bir Türkmen kitlesinin onun bir peygamber olduğuna inandıklarını kanıtlamaktadır. Nitekim ebul ferec daha açık olarak baba ishakın bizzat tanrının elçisi olduğunu ve muhammedin Allahın peygamberi bulunmadığını söylediğini ölümüne inanmayan taraftarları babanın göge çıkarak meleklerle geri geleceğine inandıklarını belirtir. Kaynakların bu türlü rivayetleri baba resulün eski türk şamanlarına benzediğine ve onların tanrı ile münasebette bulunduğuna Allahın cihan hakimiyetini hakanlara verdiğini müjdelediğine dair eski kayıd ve inançlar ile baba resulün akıdleri ve telkinleri birbirini andırmaktadır.
KÖSE DAĞ BOZGUNU
Dünyayı istila ve tahrip eden Moğol istilası henüz hızını kaybetmemişti Selçuklular ın endişe ile takip ettiği bu istila nihayet Türkiye nin kapılarına da dayanmıştır. Özellikle Erzurum felaketiyle tehlike başlamıştır. Erzurumun sukutu artık Moğollar için bir yoklama oldu kış basması ve tatarların muğan kışlalarına çekilmeleri Selçuklulara bir hazırlanma fırsatı verdi devlet erkanı sultanın huzurunda bulunarak Moğol meselesi etraflıca tedkik ve müzakere edildi bu görüşmeler sonunda Selçukluların vassalı olan komşu Müslüman hristiyan hükümdarlara elçiler gönderilip yardım istenmesi Moğol tehlikesinin müşterek bulunduğu ve Selçukluların mağlup olduğu takdirde sıranın kendilerine geleceği üzerinde görüşüldü
Giyaseddin keyhüsrev kış mevsiminde hazırladığı ordusunu kayseide toplayarak sivasa doğru hareket etmiştir 70.000 kadar orduyla sivasa vardıktan sonra Halep kuvvetleri de gelmiştir. Halep ordusunun gelmesi büyük bir memnuniyet oluşturmuştur. Selçuklu ordusu böylelikle 80,000 askere ulaştı sultan sivasda anlaşma gereğince diğer eyyubi ve ermeni kuvvetlerinin de iltihakını bekledi ise de onlar taahhütlerini yerine getirmediler böylece şemseddin isfahinin götürüğü paraya mukabil gelmesi kararlaştırılan 20.000 kişilik askerden sadece 2000 süvarilik Halep kuvveti geldi başkaları bu sefere katılmadı. Selçuklu kuvvetleri Sivas- Erzincan dan geçen tarihi kervan yolunu takip ederek zara ve su şehri arasında, köse dağa varınca Moğol askerleri de buraya yakın olan Akşehir berisindeki ovaya gelmişti. Selçuklular burada Türkiye’nin kaderi üzerinde sol oynayan iki muharebeden birini daha yapıyorlardı.
Moğollar, ananevi göçebe Türk muharebe tekniğine göre, ilk defa sahte ricat yapmış; İslam kaynakları da bunu onların önce mağlup oldukları şeklinde anlamışlardır. Nitekim öncü kumandanları da Tatarların bozguna uğradığı kanaati ile bu haberi sultana eriştirdiler ve zafer sevincine kapıldılar. Fakat bir az sonra Baynu Noyan dönüp hücum emri verince Selçuklu öncüleri şehit edildi. Selçuklu orduları bunun üzerine geri çekildi Selçuklu ordusu utanç verici bir yenilgi aldı
SİVAS’IN TESLİMİ KAYSERİNİN TAHRİBİ
Baycu noyan köse-dağ da Selçuklu ordusunu bulamayınca süratle takibe koyuldu isede ne sultana nede askerlerine rastladı ve Sivas a doğru ilerledi. Sivas kadısı Kırşehirli necmeddin zamanın büyük alimlerinden olup Moğol istilası sırasında harezim de bulunmuş sultan Muhammed harzemşahın mağlubiyetini ve Türkistan şehirlerinin nasıl tahrip ve toptan katillerle uğradığını görmüş ve orada Moğollara giderek iltifatlarına nail olmuş ve bir yarlığ almıştır. Erzincan kapısından başka bütün Sivas kapılarının hazineleri ile çarşılarda ve evlerdeki kıymetli eşyanın alınmasına müsaade etti Selçukluların bir askeri üssü olan sivasda bulunan bütün muharebe aletlerini makineleri ve silahları yaktırdı surların bir kısmını tahrip ettiler. Moğol ordusu sivasdan kayseriye yürüdü bu şehir sivasın aksine müdafaya hazırlandı şehir halkı teşkilatlı ahiler ve miktarı bilinmeyen askerler başlıca kuvveti teşkil ediyordu. Moğol ordusu gelince sur dışı mahalleleri işgal edip yağmaladılar ve yaktılar buldukları insanları da öldürdüler on beş gün devamlı muhasara ve mahabere ile surlar ve burçlar üzerinde yarıklar açılmakla beraber şehir halkı ve askerler müdafada kusur etmiyorlardı hatta mescid-i battal dağ ve harabelerinde pusuya yatan savaşçılar da ortaya gelen bazı Moğollara taarruz ettiler kayseri kahramanca dayanıyor Moğolların ümidi kırılıyordu. Ancak daha sonra kayseri deki üstünlük son bulmuş ve Kayserililer kılıçtan geçirilmişlerdir.